Atatürk’ü kendine her alanda rehber edinmiş bir babanın, Atatürk hakkında okumaktan, öğrenmekten bıkmayan oğluyum.
Ancak son zamanlarda olmazsa olmaz Atatürk’lü “reklam” filmleri beni fena halde düşündürüyor. Şirketler (toplumdaki geçmişe artan özleme paralel) giderek büyüyen prodüksiyonlarını yarıştırıyorlar, birbirine atmosfer ve anlatımda çok benzeyen, birkaç gün yayınlanacak ve kime ait olduğu dahi hatırlanmayacak filmlere kaynak harcıyorlar.
Filmlerin bende bıraktığı his ise geleceğe dair umut vermekten çok böyle bir lidere sahip olmuş olmanın gururuyla karışık O’nun ideallerinden bunca uzağa düşmüş olmanın verdiği tarifsiz bir hüzün.
Uluslararası çapta sinema yönetmenlerimiz, oyuncularımız, yazarlarımız, müzik insanlarımız var. Firmalar bütün bu 10 Kasım, 29 Ekim, 23 Nisan, 19 Mayıs, 18 Mart, 30 Ağustos prodüksiyonlarına ayırdıkları kaynakları birleştirip böyle bir ekibe Milli Mücadele ve Cumhuriyet’in devir filmleri üretmeleri için veremezler mi? Geçmişte onca yeni doğan millete esin kaynağı olmuş bir ülke, geleceğimize yol gösterecek hikayelerin yeniden anlatılmasını sağlayamaz mı? (Netflix, Netflix duy sesimizii…)
Bütün Anadolu Beylikleri ve Osmanlı’dan sonra sıra Cumhuriyet’e gelemedi mi?
Başımıza ne geliyorsa maddi ve ilmi birikimi olan kişi ve kurumların birlikte hareket edememesinden geliyor.