Zombi markalar

Bir pazarlama yöneticisi için en zor şeylerden biri kötü performans gösteren bir markanın veya SKU dediğimiz bir çeşidin, paket boyunun fişinin çekilmesidir. Pazarlama anaç yaklaşır, yönetimi ikna edip ürünü çıkan kendisidir, yumuşak karnıdır.

O konu hep askıda kalır zira iyi kötü bir satış hacmi/cirosu varsa da kimse ondan vazgeçmek istemez. Öte yandan satın alma/üretim o küçük miktarları tedarik etmek/üretmek istemez, satış yönetimden koparabildiği en iyi iskontoyla ama isteksizce malı bayilere ittirmeye çalışır, sonra noktada yığılan stokla, TETT’si geçen ürünlerle uğraşır.

Zaten bu SKU’lar da böyle şişmez mi, büyüme baskısı altında olan yönetim gönülsüzce “Allah rızkını verir” diye çıkmaya karar verir, pazarlamanın destek planını red ederek çoğunlukla…

Coca Cola 400 ana markasının yarısından fazlasının cironun sadece %2’sine karşılık gelen ulusal/yerel markalar olduğunu açıkladı. Bu “zombi” (CEO Quincey’nin ifadesi) marka ve SKU’lardan kurtulacaklarını ifade etti. Muhtemelen çoğu insanların çocukluklarının tatları, hatıraları. Ama dünya bu pandemi ile tekrar kemer sıkıyor. Artık ne şirketlerin ne doğanın israfa tahammülü var, devir sürdürülebilirlik ve sorumlu tüketim çağı. Ya tüketici sahip çıkacak markasına, değerine ya da evrimin doğal seleksiyonu işini yapacak.

Şimdi eski yöneticilerim ve iş arkadaşlarım üstüme atlayacaklar, hayrola bize zamanında kök söktürdün şimdi mi aklın başına geldi.
Aklım hep başımdaydı, aslında mesele değişmedi. O marka veya SKU portföyde niye var? Müşteri, kanal, şirket için ne rol oynuyor, konsensus sağlanmamışsa, herkes elini taşın altına koymamışsa ve sahiplenmemişse baştan ısraf edilmiş bir kaynak.

Bu linkte de haberi bulabilirsiniz.

Bunu paylaşın
Tartışmaya katılın

Okumaya devam edin